Öylece durdu, Sanki her şey, Oldu bittiye geçivermişçesine Durdu, Artık sözlerindeki hükmün yittiğini, O da anlamış olmalıydı. Bu kadar kolay mıydı? Diye düşünüp durdu İçini kemiren kuytu düşüncelere Sizi haksız çıkarmayı ne çok isterdim ah! dercesine, Sahi, gözler nasıl da yalan söyleyebilirdi! Hiç mi belli etmezdi o toprak rengi kahvelikler hakikati, ne acı! Oysa ki pek âlâ sözlerine itimat ettiği dedesi söylemişti ona “gözler yalan söylemez evladım." İnandırıldığı her şey Meğer her şey birer beyhude Birer Ali Cengiz oyunu edasıyla oynanmıştı! Ne yazık, Oysa o henüz On sekizlerinde pek körpe Gencecik bir delikanlıydı o zamanlar. “Keşke, ah keşke seni tanımadan önceki kendimi, senden beriye koyvermeseydim” dedi. Önünde akıp giden zamana Bir ömür yüklü, Hüzünlü ama bir o kadar Da pişman halde Haykırdı! “Niçin bunu bana reva gördün!” Sorusuna bir yanıt alamadı, Pek de şaşırmamıştı,...